GELİBOLU (2)
Şehitler Abidesi tam 41 metre 70 santim. Öncelikle bu uzunluğun nedenini açıklıyor bizlere rehberimiz: İngilizler savaştan sonra Gelibolu’ya Helles (Cehennem Anıtı) adında bir anıt dikerler. Bu yapının uzunluğu 30 metredir. Atatürk bu anıta çok sinirlenir. “Bizim şehitlerimize kırk metrelik anıt yapsak azdır” der. Bunu üzerine anıtı yapan mimar Atatürk’ün bir yolunu bulup boyunu öğrenir. Atatürk’ün boyu tam 1 metre 70 santimdir. Mimar, Atatürkün söylediği gibi 40 metrelik anıtın üzerine büyük liderin boyu kadar daha ekler ve 41 metre 70 santimlik bu eseri diker.
Ziyaretçi akınına uğrayan abidenin çevresinde savaş zamanında kullanılan orjinal toplar, savaş anını simgeleyen heykel örnekleri, Atatürk’ün asker kıyafetleri içinde büyük bir heykeli, savaş müzesi ve bir de Meçhul Asker mezarlığı bulunuyor. Meçhul Asker’in öyküsü de şu: Savaş zamanında Anzak askerlerinden bir tanesi, bir Türk’ü öldürebilmiş olmanın heyecanıyla şehidimizin kafasını bedeninden ayırır ve ülkesine götürür. Yıllar sonra 10 Mart 2003 tarihinde Yeni Zelanda hükümeti bu kafatasını Türkiye Cumhuriyeti’ne iade eder. Kimliği doğal olarak bilinemeyen meçhul askerin kafatası Büyük Abide’nin önüne 18 Mart 2003 günü defnedilir.
Anıtın önüne doğru ilerlerken büyük bir mermer üzerinde Atatürk’ün Anzak annelerine gönderdiği tam anlamıyla insanlık dersi veren mektubun ingilizce ve türkçe yazımı önümüze çıkıyor. Mektupta aynen şunlar yazıyor:
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sukun içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
1934
Atatürk
Neden bir Atatürk’ün daha gelmesinin mümkün olamayacağını bir kez daha anlıyoruz. Gözlerinin önünde 253000 evladını kaybeden, hergün kopup etrafa dağılan insan uzuvlarından, kandan, toptan tüfekten başka şey görmemiş bir insanın savaş sonrasındaki bu serin kanlı ve insancıl yaklaşımını gösteren yada gösterebilecek bir lider hayal etmeye çalışıyorum. Ama anlıyorum ki Atatürk yaşamış bir lider olmasına rağmen halen hayal bile edilemeyecek kadar yüce bir insan demek ki.
Buranın harika manzarasını da izliyor ve dualarımızı okuyarak Helles (Cehennem) Anıtı’na doğru yola çıkıyoruz.
Helles Anıtı daha önce de anlattığım gibi 30 metre boyunda bir yapı. İngilizler savaş zamanında bu noktada hayatını kaybeden 18985 İngiliz, 248 Avusturalyalı ve 1530 Hintli asker için bu anıtı dikmişler. Bu anıtı gezince ilk kez öğreniyorum ki bize karşı savaşan Hint askerleri de varmış. Ancak bu anıta Helles (Cehennem) Anıtı denmesinin nedeni burada yaşanan büyük asker kaybı değil. Bir inanışa göre eski Bizans hükümdarlarından birinin bu noktada denizde boğulduğu ve o yıllarda bu mevkiiye Helles ismi verildiği söyleniyor. İngilizlerin anıtlarına bu ismi vermelerinin sebebi de işte bu rivayet.
Helles Anıtı’nın önündeki bayırdan aşağı doğru yürüyoruz. Elli metre kadar ilerledikten sonra karşımıza 1915 yılında İngiliz gemilerini vuran bir top ve siperliklerinin yakın zamanda restore edilmiş hali görünüyor. Gerçek bir savaş havası verebilmek için topun her iki yanına küçük toprak tepeciklerden mürekkep siperler ve cephanelikler yapılmış. Buranın 1915 yılındaki fotoğrafı da hemen ön kapıya asılmış. Topun ağzı ise gerçekten müthiş bir manzaraya bakıyor. Pek çok çocuk topun üstüne çıkmış fotoğraf çektiriyor.
Biraz daha ilerleyince Çanakkale savaşından bir kareyi gösteren maket görünüyor. Oldukça başarılı olan bu minyatürde deniz, Gelibolu ve askerler oldukça güzel yapılmış. Ancak camekanın dışından bakılabilen maketin buna rağmen bazı parçaları kopmuş. Bu noktadan biraz daha sağa doğru yürüdüğümüzde Ezineli Yahya Çavuş’un şehitliğini görüyoruz. Bu alan da çavuştan başka pek çok şehidimizin de yattığını görüyoruz. Yine yerde duran mermerlerden isimlerini okuyor, derin nefesler çekiyor ve soğuk rüzgarı arkamıza alarak yeniden otobüse hareket ediyoruz. Bir sonraki ziyaret yerimiz 57.Alay Şehitliği.
Şehitler Abidesi tam 41 metre 70 santim. Öncelikle bu uzunluğun nedenini açıklıyor bizlere rehberimiz: İngilizler savaştan sonra Gelibolu’ya Helles (Cehennem Anıtı) adında bir anıt dikerler. Bu yapının uzunluğu 30 metredir. Atatürk bu anıta çok sinirlenir. “Bizim şehitlerimize kırk metrelik anıt yapsak azdır” der. Bunu üzerine anıtı yapan mimar Atatürk’ün bir yolunu bulup boyunu öğrenir. Atatürk’ün boyu tam 1 metre 70 santimdir. Mimar, Atatürkün söylediği gibi 40 metrelik anıtın üzerine büyük liderin boyu kadar daha ekler ve 41 metre 70 santimlik bu eseri diker.
Ziyaretçi akınına uğrayan abidenin çevresinde savaş zamanında kullanılan orjinal toplar, savaş anını simgeleyen heykel örnekleri, Atatürk’ün asker kıyafetleri içinde büyük bir heykeli, savaş müzesi ve bir de Meçhul Asker mezarlığı bulunuyor. Meçhul Asker’in öyküsü de şu: Savaş zamanında Anzak askerlerinden bir tanesi, bir Türk’ü öldürebilmiş olmanın heyecanıyla şehidimizin kafasını bedeninden ayırır ve ülkesine götürür. Yıllar sonra 10 Mart 2003 tarihinde Yeni Zelanda hükümeti bu kafatasını Türkiye Cumhuriyeti’ne iade eder. Kimliği doğal olarak bilinemeyen meçhul askerin kafatası Büyük Abide’nin önüne 18 Mart 2003 günü defnedilir.
Anıtın önüne doğru ilerlerken büyük bir mermer üzerinde Atatürk’ün Anzak annelerine gönderdiği tam anlamıyla insanlık dersi veren mektubun ingilizce ve türkçe yazımı önümüze çıkıyor. Mektupta aynen şunlar yazıyor:
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sukun içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
1934
Atatürk
Neden bir Atatürk’ün daha gelmesinin mümkün olamayacağını bir kez daha anlıyoruz. Gözlerinin önünde 253000 evladını kaybeden, hergün kopup etrafa dağılan insan uzuvlarından, kandan, toptan tüfekten başka şey görmemiş bir insanın savaş sonrasındaki bu serin kanlı ve insancıl yaklaşımını gösteren yada gösterebilecek bir lider hayal etmeye çalışıyorum. Ama anlıyorum ki Atatürk yaşamış bir lider olmasına rağmen halen hayal bile edilemeyecek kadar yüce bir insan demek ki.
Buranın harika manzarasını da izliyor ve dualarımızı okuyarak Helles (Cehennem) Anıtı’na doğru yola çıkıyoruz.
Helles Anıtı daha önce de anlattığım gibi 30 metre boyunda bir yapı. İngilizler savaş zamanında bu noktada hayatını kaybeden 18985 İngiliz, 248 Avusturalyalı ve 1530 Hintli asker için bu anıtı dikmişler. Bu anıtı gezince ilk kez öğreniyorum ki bize karşı savaşan Hint askerleri de varmış. Ancak bu anıta Helles (Cehennem) Anıtı denmesinin nedeni burada yaşanan büyük asker kaybı değil. Bir inanışa göre eski Bizans hükümdarlarından birinin bu noktada denizde boğulduğu ve o yıllarda bu mevkiiye Helles ismi verildiği söyleniyor. İngilizlerin anıtlarına bu ismi vermelerinin sebebi de işte bu rivayet.
Helles Anıtı’nın önündeki bayırdan aşağı doğru yürüyoruz. Elli metre kadar ilerledikten sonra karşımıza 1915 yılında İngiliz gemilerini vuran bir top ve siperliklerinin yakın zamanda restore edilmiş hali görünüyor. Gerçek bir savaş havası verebilmek için topun her iki yanına küçük toprak tepeciklerden mürekkep siperler ve cephanelikler yapılmış. Buranın 1915 yılındaki fotoğrafı da hemen ön kapıya asılmış. Topun ağzı ise gerçekten müthiş bir manzaraya bakıyor. Pek çok çocuk topun üstüne çıkmış fotoğraf çektiriyor.
Biraz daha ilerleyince Çanakkale savaşından bir kareyi gösteren maket görünüyor. Oldukça başarılı olan bu minyatürde deniz, Gelibolu ve askerler oldukça güzel yapılmış. Ancak camekanın dışından bakılabilen maketin buna rağmen bazı parçaları kopmuş. Bu noktadan biraz daha sağa doğru yürüdüğümüzde Ezineli Yahya Çavuş’un şehitliğini görüyoruz. Bu alan da çavuştan başka pek çok şehidimizin de yattığını görüyoruz. Yine yerde duran mermerlerden isimlerini okuyor, derin nefesler çekiyor ve soğuk rüzgarı arkamıza alarak yeniden otobüse hareket ediyoruz. Bir sonraki ziyaret yerimiz 57.Alay Şehitliği.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder