18 Nisan 2008 Cuma

Roma (İTALYA)


Italya'nın başkenti Roma'da bugünlerde yaklaşık 2.800.000 kişi yaşamaktadır.Roma şehri için şöyle denilmekte: Bütün yollar Roma'ya çıkar. Roma şehir merkezinde her köşebaşı tarihle doludur.
Eski ve yeni yapıların ve sokakların işlekliğine ve labirent gibi karışık olmalarına karşın Roma’yı gezmek çok kolaydır. Roma’yı gezerken bilmeniz gereken
en temel bilgi; eğimli Tiber Nehri’nin Roma’yı doğu ve batı olarak ortadan ikiye bölmüş olmasıdır, çoğu tarihi mekan doğu kısmında kalmaktadır. Roma’nın
eski şehir merkezinin güney sınırını Via del Corso ile birlikte piazza Venezia (Venedik Meydanı) çizmektedir. Eski Roma’nın bulunduğu yer olan Capitoline ve
Palatine Tepeleri güneyden kuzeye doğru yerleşmiştir ve Villa Borghese de kuzey sınırını oluşturmaktadır. Vatikan ise Roma haritasının batı bölümünde kalmaktadır.
Roma, 3000 yıllık tarihinde bu coğrafyada kurulan bir çok devletin merkezi olmuş bir şehirdir. Günümüzde hala İtalya’nın başkenti olmasının dışında, tarihsel gelişiminden getirdiği kendine has karakterini korumaktadır. Roma sınırları içinde bulunan ve Katolik Kilisesi’nin lideri Papa’nın yaşadığı bağımsız Vatikan Devleti, bu karakteri oluşturan önemli unsurlardan biridir. Ayrıca 3 milyona yaklaşan nüfusuyla Roma, İtalya’nın en kalabalık ve en büyük şehri olma özelliğini de elinde tutar. İstanbul gibi 7 tepe üzerine konumlanmıştır. Denize uzaklığı yaklaşık 30 km’dir.
Roma şehri, binlerce yıllık medeniyetin canlı sembolü gibidir. Hıristiyanlık’ın en önemli ve en büyük kilisesi olan 60 bin kişi kapasiteli San Pietro Kilisesi burada bulunmaktadır. St. Peter Basilikası, Sistine Şapeli, Colosseum, Trevi Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri ve daha bir çok tarihi yapı, Roma’ya o eşsiz güzelliğini veren birer taç gibidir. Şehirde Raphael, Bottecelli, Pinturicchio and Belini gibi değerli sanatçıların da eserlerinin sergilendiği sayısız müze bulunmaktadır.
Şehrin iklimi genelde ılımlı bir yapıya sahiptir. İlkbahar ve yaz ayları, havanın güneşli ve yumuşak olması sayesinde Roma’yı ziyaret etmek için ideal zaman dilimini oluşturur.

Eski Roma/ Efsane ve tarih
Roma’nın en etkileyici harabeleri olan Forum ve Colosseum, Capitoline ve Palatine Tepeleri arasında bulunmaktadır. Yıkılmış kolonlar ve mermer parçaları arasında gezinirken, bunların görkemiyle bu harabeleri kafanızda birleştirerek Sezar’ın ülkeyi nasıl bir yerde yönettiğini canlandırmanız mümkün. Forum’un hemen yanında dördüncü yüzyıla ait kemerler bulunmaktadır. Çeşitli restorasyonlardan sonra, gladyatör savaşları olmasa da, çeşitli gösterilere ev sahipliği yapmaya başlayan amfitiyatro, aynı zamanda çok kapsamlı müzikal ve sanatsal etkinlikler için de kullanılmaktadır. Amfitiyatronun hemen arkasında eski Roma’da iki tekerlekli savaş arabalarının yarıştığı çimlik araziyi görebilirsiniz.
Bütün bu manzarayı yukarıdan gören Capitoline Tepesi’ne ulaşmak için Marcello Tiyatrosu’nun basamaklarını kullanabilirsiniz. Nefes kesici güzellikte ki Campidoglio Meydanı Michelangelo tarafından tasarlanmış olup, tamamlanması bir yüzyıl kadar sürmüştür. Bu meydanın zıt taraflarında bulunan Palazzo Nuovo ve Palazzo dei Conservatori birleşerek Capitoline Müzesi’ni oluşturmaktadır. 1471 yılında Pope Sixtus IV tarafından açılan müze, dünyanın en eski halka açık müzesi olmakla birlikte mükemmel heykellere ve Rönesans sanatının örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Tepenin yamacında bulunan Santa Maria Kilisesi, Juno’nun (Eski Romalıların evlilik tarıçası), Jupiter’in Minevra’nın tapınaklarının bir zamanlar bulunduğu yeri işaret etmektedir. Ancak; Vittoriano Anıtı’nın iri gövdesi bu güzellikleri sokaktan geçerken görmenizi engeller. Bu anıt 19. yüzyılda yapılmış olup Venezia Meydanı’nı tepeden görmektedir. Aynı zamanda, Mussolini eskiden burayı genel karargahı olarak kullanmaktaydı.
Eski Roma’dan günümüze kadar en iyi şekilde korunarak getirilen Pantheon, Hadrian tarafından 12 Tanrı için yaptırılmıştır. Rotondo Meydanı’na tepeden bakan Pantheon, Navona ve Corso Meydanlarının da ortasında bulunmaktadır.

Vatikan
Bu küçük ve bağımsız şehir, İ.S. 90 yılında, St Peter’in öldüğü yere ilk anıt dikildiğinde, kurulmuştur. Dördüncü yüzyılda, Roma İmparatoru Konstantin bu mezarın üzerine bazilika yaptırmıştır. Bir dizi saldırıdan sonra Pope Leo IV, bu alanın etrafını 12 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrelemiştir. 1929 yılından beri bağımsız bir şehir olan Vatikan, tamamıyla Roma’dan izole bir yaşam içindedir. Kendi kuralları bulunan bu şehirde bacaklarınız görünecek biçimde ya da omuzlarınız açık bir şekilde giyinmeniz yasaktır, kredi kartı hiçbir yerde kabul edilmez; ayrıca burası gümrüksüz bölge olarak kabul edilmiştir. Vatikan’da ilk uğramanız gereken yer St Peter Bazilika’sıdır. Buranın kubbesi, 1590 yılında Michelangelo tarafından tamamlandığında o güne kadar tuğla kullanılarak inşa edilmiş en büyük yapıydı. Ziyaretçiler önce küçük bir asansöre binerek daha sonra da merdivenleri kullanarak en tepeye ulaşabilir; Vatikan Bahçelerinin, Bernini Meydanı’nın ve şehrin büyüleyici görüntüsünün tadına varabilir. İbadet yerlerinin hemen altında, Michelangelo’nun Pieta’sının ve John Paul II’ninki de dahil olmak üzere, birçok kabir bulunmaktadır.
Bazilikayı biraz geçtikten sonra yolun sonunda bulunan Sistine Kilisesi’nde Michelangelo’nun “Creation and the Last Judgement” freskleri ve Boticelli, Rosselli ve Signorelli’nin Rönesans’a ait eserleri sergilenmektedir

Hiç yorum yok: