12 Nisan 2008 Cumartesi

SEVGİ



Kalktığım gibi yüzümü yıkayıp balkona, beni beklemekte olan güzelim kahvaltı sofrasına oturdum. Üç metre ötemdeki çam ağaçlarına bakıp şöyle bir kokladım havayı. Mis gibi. Güneş daha doğmamış. Üç beş sohbet, zeytin, peynir, sonra çay üstüne çay. Karnımın doyduğu sırada masaya kırk beş derece açıyla dönerek gazeteye saldırıp, masadakilere sanki küsmüşüm gibi yapasım geldi. Böylece bir kez daha öz be öz Türk olduğumu farkettim. Ama hüsran. Gazete yerinde yok. Çünkü henüz çıkmamış. Neden? Çünkü daha güneş doğmamış. Neden? Çünkü bu bir sahur sofrası.

Her sene aynı sözler söylenir. Eski ramazanların keyfi, şimdikilerin ise içi boşluğu, tatsızlığı anlatılır. Ben eminim ki bundan elli yıl önce de bu memleketin insanlarının dinleri hakkındaki bilgileri daha fazla veya sağlıklı değildi. Hatta şimdi teknoloji sayesinde bilgiye çok daha hızlı ve kolay ulaşılabiliyor. Hepimizin bu konuda söyleyebileceği sözleri var. Demek ki bu tatsızlaşma sürecinin sebebini başka yerde aramak lazım.

İnsan üstü emekle kariyer elde ederiz. Kaçımız mutluyuz?

İştahla bir elektronik markete gidip kendimize son moda şeyler alırız. Bir ay sonra sorsan kaçımız keyfini çıkardığına inanır?

Otuz gün oruç tutarız, kaçımız huzurluyuz?

Pek azımız sevgili okuyucularım. Maalesef pek azımız. Yukarıda saydıklarımın arasına “sevgi” sözcüğünü katık edemezsek hep bu azınlıktan olacağız.

Ünvanınız, dolgun bir maaşınız ve itibarınız olsa da akıllı evinize döndüğünüzde elinize sıcak bir el değmiyorsa,

Dvd’de en sevdiğiniz filmi son teknoloji ses efektleriyle izlerken koltuk altınızda size sıcacık bakan bir kafa bulunmuyorsa,

İftara yetişmek adına trafikte pek çok insana ölüm korkusu yaşatıyorsanız,
Pide kuyruğunun tek heyecanı araya adam sokmamaksa,
Beyniniz bütün gün sadece hava karardığında içmeyi hayal ettiğiniz sigarada olup, yüzünüz gülümsemeyi unutuyorsa,
Şöyle torununuzu, çocuğunuzu, kardeşinizi elinizle okşayıp hoş bir sohbet yapmayı aklınızdan bile geçiremiyorsanız...

Daha çok eski ramazanları anarsınız.

Hayatı aynı ritimde yaşarken nefisle mücadele etmektir oruç. Sevgiyi, saygıyı benliğimizden sıyırıp aç kalmak değil.

Herkese, sevgi dolu bir ramazan diliyorum.

***

Günün hafif şeyleri kadar ciddi bir şey yoktur bence... Çoğu zaman siyasetten daha ciddidir bir günün içindeki hafif şeyler. Bu yüzden hafif, ağır demeden bu sitedeki her köşede güzel bir şey bulmanız için yazacağız. Bu arada ben neden bugün bu kadar ciddiysem?... Şaka şaka...

Kaan TEMİZEL
13.09.2007

Hiç yorum yok: